7 Nisan 2018 Cumartesi

HAN SE JU VE MUHTEŞEM EVİ ♥

En sevdiğim diziler arasında ilk 10'da kendine sağlam bir yer edinen chicago typewriter dizisini geçenlerde tekrar izledim ve dizideki mimariye ne kadar bayıldığımı bir kez daha anlamış bulundum.










Yerden tavana uzanan kitaplıklar evin her kçşesine yayılmışken buraya cennet dememiz yalan olmaz sanırım.  Her kitapseverin içinden çıkmak istemeyeceği yegane yer burası. Paylaşması benden. Size de bol bol bakıp ilham almak düşer artık. :D







21 Nisan 2017 Cuma

CHICAGO TYPEWRITER / 2017 / GÜNEY KORE


Bugün blogda size son zamanlarda favorim olan, beni her hafta askerdeki sevgili yolu gözler gibi yeni bölüm bekleten, biraz karmaşık, biraz çekici ve oldukça sürükleyici bir diziyi tanıtacağım.

Eğer sizde bir zamanlar birşeyler karaladıysanız ya da yeni bir kitabın kokusu ile mutlu olan fanatik bir okuyucuysanız bu diziyi çok seveceksiniz.
Benim ruhum 2017'ye ait değil şöyle 1930'larda yaşasam, caz dinleyip swing dansı yapsam, püsküllü elbiseler giysem diyorsanız hele gözlerinizden kalpler fırlatarak izleyeceksiniz.
Neden mi?
Çünkü dizimiz 1930'lu yılların Kore'sinde, Japon sömürgesinde yaşamış üç kişinin günümüzde tekrar reankarne olmasını konu ediniyor. Dolayısıyla diziyi izlerken iki yıl arasında gelgitler gösteriliyor ve açıkçası ben bu olayı çok gizemli buluyorum.

1930'a dönüş.

Dizimizin boş rol erkeği Han Se Ju kimseye güvenmeyen, oldukça süpheci ve soğuk bir yazar. Başrol kızımız ise bu yazarı ilk çıkışından beri takip eden sadık bir fan. Aynı zamanda Do Anything adı altında her işi yaptığı bir mesleği var fakat aslında veteriner.





Şimdi böyle okuyunca bunlar nasıl bir çift olacak yahu, o ne öyle, oradan buradan ne varsa eklemişler karakterlere." diyor olabilirsiniz. Haklısınız. Dizide ne ararsanız var. Fantastik ögeler, tarihi geçişler, kıskanç üvey anne, garip aile ilişkileri ve hatta bir medyum.
Yalnız size şunu da söylemem gerek. Bu dizinin cazibesini tüm bunlar oluşturuyor. bildiğiniz tüm klişe kore dizilerini unutun.


Çünkü bu dizi klişelerden uzak bir dizi. Bir kere sevdiği adamı kurtaran ya da sevdiği adam kendini kızdırdığında onu fırlatıp yere atan bir kadın karakterimiz mevcut. Daha nasıl farklı olmasın. :D


Ayrıca eklemeden geçemeyeceğim bir ikinci adamımız var ama onun olayını henüz çözemedim. O yüzden bay gizemli bu kadarlık açıklama ile kalacak bu yazıda. :D











 Ayrıca çekim teknikleri ve ost'leri muhteşem. Velhasıl bu diziyi mutlaka izlemelisiniz. ^_^

1 Mayıs 2016 Pazar

DEATH NOTE / 2015 / JAPONYA




Death Note yani Ölüm Defteri, Japonlar ile uzaktan ya da yakından ilgisi olan kişilerin az çok duymuş olduğu bir seri. O kadar çok türevi çıktı ki.. Animesi, çizgi romanı, filmi, dizisi falan derken duymamanız anormal olurdu.

Hadi duymadınız diyelim. Japonya'yla alakanız yok. Siz sadece Kpop ve Kdrama takılıyorsunuz. O zaman da Infinite'nin üyesi Myungsoo'nun sahne ismi L'den yine rastlaşırsınız. Bende ilk onun sayesinde duymuştum ama hep ön yargılıydım bu seriye karşı.


Uzunca bir süre de aklımda bile yoktu. Sonra şu yukarıdaki görmüş olduğunuz şahsiyeti bir filmde keşfettim. ( Onu da yazacağım :D) Oradaki rolü beni memnun etmese de onu araştırırken buldum kendimi. Derken bu halini gördüm ve şok oldum. Efsane bir şey olmuştu bu dizide. Baktım 2015 yapımı dizi, dedim benim buna başlamam farz oldu.


Her neyse.. Teferruatları bir kenara bırakacak olursak; dizimizin konusu kısaca şöyle: Yagami Light adında gencimiz sıradan bir üniversite öğrencisidir. Part time işi, okulu falan.. Derken Ryuk adında bir shinigaminin bilerek düşürdüğü ölüm defterini bulur ve o andan itibaren defterin sahibi olur.

Bermuda şeytan üçgeni aha da bunlar :D
Ölüm defteri adından da anlaşılacağı üzere insanları öldürmeye yarayan bir defter. Deftere öldürmek istediğin kişinin adını yazıyorsun ve boom! Aniden kalp krizi ile ölüveriyor. Yagami Light Kira adlı sahte isim adı altında defteri kullanarak insanları kontrolsüzce öldürmeye başlıyor ve polis onu yakalamak için ünlü dedektif L ile iş birliği kararı alıyor.



Ve bu noktada da benim yakışıklı olaya dahil oluyor :D Açıkçası bu oyuncu için başlamamış olsam bile en sevdiğim karakter L olurdu diye düşünüyorum. Niyeyse yalnız adamlar hangi dizide olursa olsun ilgimi çekiyor.



Özellikle şu oturuşa ölüyorum ya. Sürekli böyle oturdu dizide. Sanırım onun ikonik hareketi. :D


Bi de çocuğa dizi boyunca şu elindeki şey neyse onu içirttiler. Bi adam akıllı yemek yiyemedi ya. Gerçi L yemek yemezmiş... Niye acaba??


Vee.. Söylemeden geçemeyeceğim. Light'ı oynayan oyuncu dehşet bir şey. O psikopat halleri o kadar başarılı bir şekilde canlandırdı ki en derinden nefret edebildim yani. Diziyi izlerken manyak bu lan falan oluyorsunuz baya. 

Bunun dışında L'den sonra ikinci favori karakterim shinigami olan Ryuk. Tam şebek bir şey ya. Adam kendi keyfine bakıyor. Eğleniyor :D

 

Bu da Kubota Masataka ve Kento Yamazaki'nin katıldığı bir programdan. Çok hoşuma gitti bu şebek halleri. Keşke dizide de böyle olabilselerdi.

Velhasıl güzel diziydi. Tavsiye ederim herkese. ^_^

5 Şubat 2016 Cuma

MADAME ANTOINE / 2016 / GÜNEY KORE


Size güncel olarak takip ettiğim bir diziyi tanıtacağım bugün. 


Choi Soo Hyun ünlü bir psikiyatristtir.  Aşk diye birşey olmadığına inanır ve yaptığı son deneyle de bunu kanıtlamak ister. Go Hye Rim ise Madame Antoine ile konuşabildiğini söyleyen bir falcıdır. Halbuki konuşamaz sadece insanların hareketleri çok güzel bir şekilde okuyabildiği için insanlar onun falcı olduğuna inanır.


Olaylar Soo Hyun'un bürosunu kızımızın Madame Antoine adlı kafesinin üst katına açmasıyla başlar. İşe bakın ki Soo Hyun'un bürosunun ismi de Madame Antoine'dir. Bir takım olaylar gelişir. Soo Hyun, Hye Rim'i deneyi için en uygun denek olarak görür ve bir şekilde onu deneyine alır. Kendisi ve diğer iki erkek denek Go Hye Rim'in kalbini kazanmaya çalışacaktır.


Böylece bizim soğuk doktorumuz kendini bir kadının peşinden koşarken bulur. Bakalım ilerleyen bölümde neler olacak. Doktor ava giderken avlanacak gibi duruyor. Ne dersiniz? :)

Psikolojik aktiviteler insanların kalplerinde olmaz. Herşey beyinde gerçekleşir. Diğer bir deyişle; kişinin kalbindekileri beyin aktiviteleri belirler.
İdeal tipe gelince. O da aynı. Bana elini ver.
Binlerce nöron parlar ve o karşılaşma anını aklımıza kayda alır. Ve daha sonra hormonlar norepinefrin üretir. Ardından kalp atışları hızlanıp, nefes düzeni bozulur. Göz bebekleri büyümeye başlar. Bütün bunlar 1 saniyeden daha kısa bir sürede olur. Benim içinde böyle oldu.

-Choi Soo Hyun

Ben psikoloji ile ilgilendiğim için bu diziyi çok sevdim. Merakla takip ediyorum her hafta. Siz de seviyorsanız izleyebilirsiniz. ^^

2 Şubat 2016 Salı

MASK / 2015 / GÜNEY KORE



Normalde çok fazla entrikalı diziler izleyen birisi değilimdir. Fakat bu dizinin reytinglerde sürekli yükseklerde olması, videolarının youtube da sürekli karşıma çıkması merakımı oldukça cezbetti ve yakın zamanda izledim.


Dizinin konusu yer değiştirme üzerine  kurulu. Byun Ji Sook adlı kızımız büyük bir alışveriş mağazasında çalışan bir satış görevlisidir. Ailesi babasının tefecilerden aldığı borç yüzünden oldukça zor zamanlar geçirmektedir. Bütün yük ise bu kızımızın omzundadır.


Byun Ji Sook peşindeki tefecilerden kurtulmaya çalışırken kendini zor bir karar vermesi gereken durumda bulur. Ya ölecektir ya da Seo Eun Ha adlı kendisine çok benzeyen bir kadının yerine geçecektir. Ji Sook ikinci şıkkı seçer ve Seo Eun Ha adlı kişinin yerine geçerek büyük bir şirketin varisi olan Min Woo ile anlaşmalı evlilik yapar.


Min Woo normalde insanlarla etkileşim kurmayan hassas bir yapıya sahiptir. Ji Sook ile geçirdiği zamanlar sonucunda ona alışır. Hatta onu sevmeye bile başlar. Fakat Min Woo Ji Sook'u Seo Eun Ha olarak biliyordur.


Byun Ji Sook içine düştüğü bu entrikanın ortasından çıkabilecek mi? Min Woo kızın kimliğini öğrendiğinde ne olacak? Bu adam (enişte) ne zaman duracak? Bu kız  (Min Woo'nun ablası) niye böyle? vs... benim dizi boyunca merak ettiğim sorulardı. :D



Karakterlerden bahsedecek olursak ben Min Woo'yu çok sevdim. Böyle tatlı sert değişik bir yapıya sahip bir karakterdi. Ji Hoon da çok güzel oynamış rolünü. Başrol bayan oyuncuyu çoğu kişi uymamış dese de beni rahatsız etmedi. Oyunculuğu güzeldi.


Bu da dizide beni kanser eden kız. En çok da ona üzüldüm. Niye üzüldüğümü izlerseniz anlarsınız. Çok sevdiğinden kaybetti kızcağız.

Öhööm... Çocukları burdan alalım :D

Bu çift benim gözümde birbirlerinin zor zamanlarında yardım eden bir çift olarak kalacak. Dizide bunu işlemelerini çok hoş buldum. Sonuçta hepimiz -büyük bir şirketin varisi de olsak- belli başlı yaralara sahibiz. Bir ilişkide de kriter bu olmalı bence.

 



Toparlayacak olursak ben bu diziyi sıkılmadan, severek izledim. Ayılıp bayıldığımı söyleyemem belki ama bu tarz dizi sevenlerin çok beğeneceğini düşünüyorum. Dizi arayışında iseniz tavsiye edebileceğim bir dizi kendisi :)

29 Ocak 2016 Cuma

FALLING FOR INNOCENCE / 2015 / GÜNEY KORE



Selaaaamm~~~ Sizi gerçek hayattan soğutup, drama hayatına sürüklemek isteyecek bir diziyle geldim. Hazır mısınız? :D


'Falling For Innocence' benim yeni izlediğim ve niye bu kadar geç kaldım izlemekte dediğim, tatlı mı tatlı, birazcık hüzünlü ve bolca rekabet içeren bir dizi.

 

Dizi; Kang Min Ho'nun babasının kurduğu Hermia şirketinin başına geçen amcasından intikam alma mücadelesini, bu süreç zarfında kalp nakli olmasını ve herşeyin birden bire değişip Kim Soon Jung'a aşık olmasıyla tersine dönmesini anlatıyor.


Canan Tan'ın 'En Son Yürekler Ölür' kitabını okuyanların tanıdık bulacağı bir senaryo var karşımızda. Kızımızın sevdiği adam ölür ve o adamın kalbi Kang Min Ho'ya nakledilir.


Fakat bir sorun vardır. Min Ho artık eskisi gibi hissetmemeye başlar. İşin ilginç kısmı ise Dong Wook'un (Kızın nişanlısı) hissettiklerini hisseder ve bazı anıları hatırlar. Senarist burada Hücre Hafızası Sendromunu işlemiş. Merak edenler araştırabilir. :)


Benim için dizinin en güzel kısımları biri Min Ho'nun değiştikten sonraki haliydi. Çünkü İlk iki bölümde gördüğümüz adam o kadar yalnız ve soğuk görünmüştü ki gözüme, üzülmüştüm ona.


Özellikle kalp ameliyatı olmadan önceki bu haline. Bu sahnede arkadaşı yaptıkları karşısında "Böyle mi yaşamak istiyorsun diye sormuştu." Min Ho ise "Böyle ölmek istiyorum." demişti. Neden bilmem ama beni çok etkiledi.

Diğer üzüldüğüm kısım ise kızın nişanlısının ölmesiydi. Dong Wook ölünce az ağlamadım değil hani. Ne bilim ya kızın yerine ben yaşıyormuşum da sanki benim nişanlım ölmüş gibi... Öyle içten hissettirdi bana.

 

Ama bunların dışında Kang Min Ho efsaneydi. Her hareketi, her sözü, düşünme şekli, sevgisini göstermesi... Herşeyiyle mükemmel bir karakterdi.

 


Benim sevdiğim o kadar çok sahne vardı ki bu dizide hangisini koysam şaşırdım. :)

 
Kıza sarılırken o elini boynuna götürüşü çok samimi ve içten değil mi sizce de? Bu adam nasıl aktör böyle. Kang Min Ho karakteri ile o kadar bütünleşmiş ki oyunculuğu, bayıldım resmen.

 
Dizide bahsetmediğim birçok nokta var. Peter Pan, Wendy, Kaptan Hook ve Tinkerbell dörtlemesi... Dong Wook'un babası ve bad boy Joon Hee. Spoiler veririm diye oralara girmek istemiyorum. Çünkü kendimi tutamam biliyorum :D
Kendinizi böyle güzel bir diziden mahrum etmek istemiyorsanız mutlaka izleyin, izlettirin.

Şahsen ben dizi bittikten sonra bile hala kendime gelebilmiş değilim. O kadar güzeldi ki. Etkisinden çıkamadım sanırım.



Kamera arkasından :D Allah'ım ya hareketlere bak. Gel de sevme şimdi bu adamı :D

Son olarak; Kang Min Ho gibi erkekler nerde ya. hayır yani söyleyin. Parası neyse vericez. :D

Ayrıca şuraya da Min Ho'nun şebekliklerini, ani çıkışlarını, sevimliliğini çok iyi özetleyen bir video bırakıyorum. Keyfiniz yerine gelsin biraz :D